Şoktaydık, sokakta bir bir artan birbirini tanımayan apartman komşuları önce göz ucuyla, sonra samimiyetle yaşadıklarını kısa ve öz anlatmaya başladılar. Hepsinin dilinde “ hiç bu kadar şiddetlisine rastlamadım“. Cümlesiydi. Birkaç dakika sonra bir merak başladı. “Merkez üssü neresi ?”o da belli oldu. İzmir Seferhisar! Bir telefon trafiği başladı. Yıkılan evler duyuldukça içimize kor duştu. Beklemeye başladık. Neyi bekliyorduk? Elbette hiçbir canın göçük altında kalmadan kurtarılmasını, kurtulmasını.
Üzerimdeki o tarif edemediğim soğukkanlılığım haberlerde gördüklerimden sonra yerini gözyaşlarıma bıraktı. Kurtarılan her can’da sevinçten, cansız bedende ise üzüntüden ağladım. Göçük altında kalanlar için dualar ettim, kurtarılmayı bekleyen onlarca kişi için dualarım hala sürmekte.
Dün sabah oğlum aradı; “anne, Mert eşi ve oğlu yıkılan Doğanbey apartmanında oturuyordu. Oraya gidiyorum. Yapabileceğim bir şey vardır, ne bileyim şaşkınım “dedi ve gitti. Mert Küçükyumuk çocukluk arkadaşı, annesi de benim öğretmen arkadaşlarımdan. Bütün gün ve gece enkazdan çıkması için beklediklerini biliyorum. Telefonlarını sessize alarak bizimle konuşmadan. Tüm gayretleriyle bir ses duyarız umuduyla.
Ayakta kalan herkesin, birbirinin yardımına koştuğu günleri yaşıyoruz.
Ben, küçük büyük her depremde çocukluğumda yaşadığım bir anı hatırlarım.
Havaların yeni yeni ısındığı günlerdi. Evimizin büyük bir bahçesi vardı. Mutfağımız bahçeye açılır, onun önünde sabah kahvaltısı yapardık. Asmanın altına hasır yayar, küçük (çapıt minder) ince pamuk minderlerin üzerine çember halinde otururduk. Tam bu dairenin ortasına, renkli büyük bez üstüne sofra kurulurdu. Sini içinde paşa çayı olan bardaklarımız, zeytin peynir ve yumurta… O gün birden deprem olmaya başladı. Annem mutfaktan koştu bizi evin çatısından da uzaklaştırdı. Korkmuştuk. Bahçemizde zerdali ağacımız vardı, annem o ağaca doğru eliyle işaret ederek, daha önceki depremde çok evler yıkıldı Kızılay çadır dağıttı. Bize de bu ağacın altına çadır kurmak için çadır vermek istediler ama biz; “evimiz sağlam. İhtiyacı olanlara verilsin “dedik almadık. Allah beterinden korusun “demişti.
Evet, annemin o sözlerinden birkaç yıl sonra okula başladığımda Şehit Cafer ilkokulunun Hükümet konağına bakan (doğu )yönünde barakalar vardı. 1955 yılında Balat merkezli deprem olduğunda o barakalarda eğitim öğretim yapıldığını duymuştum. Barakalar altmışlı yılların sonuna kadar kaldı. Kimi zaman bayramlarda trampetlerin konulduğu yer, kimi zaman, Amerikan süt tozlarının deposuydu. Dün yaşadığım depremden sonra internette bir araştırma yaptım.
O büyük deprem,16 Temmuz 1955 günü saat 07.07 de Sökenin güneybatısında 6.8 şiddetinde olmuş. Söke Balat, Samos büyük hasar yapmış. Balat’da 300 ev yıkılmış. Deprem, İzmir, Manisa, Uşak, Muğla’da hissedilmiş, Atburgazı köyünde Sıfat adı verilen bir memba tamamen kaybolmuş, Sazlı ve Bağarası köylerinde zeminde yer yer çatlaklar meydana gelmiş; GERMENCİK yakınında su fışkırmış, Balatta ev ve köy camileri yıkılmış, iki kişi ölmüş 21 kişiden haber alınamamış. (AFAD)
Gediz ve Büyük Menderes Nehirlerinde taşmalar olmuş, Söke’de Eski gar binası kısmen yıkılmış, Kız Enstitüsü binasında yer yer çatlaklar oluşmuş.
İzmir’de de hissedilmiş. Öyle ki; İzmir vilayet konağı ve birçok yapının duvarları çatlamış, birkaç caminin minaresi yıkılmış.(AFAD)
O yıl, o gün de 6.8 şiddetinde bu gün de… o günkü şartlardan, günümüze deprem konusunda teknoloji, iletişim, eğitimde, ne kadar ilerlemişiz bakalım mı?
Deprem eğitimi var mı? Fay hattını nereden öğreniyor? Nedir? Coğrafi bilgileri olmayan kişiler TV de konuşuyor mu? İmar affı kimlerin işine geliyor? 1999 depreminden ders alınmış mı, ya yap-satlar? Sonradan makyajlanan evler, kirişleri yıkıp, yenilenen mağaza ve vitrinlere kimler izin veriyor? JES leri unutmayalım dersem şirket sahipleri “çevreciler bizi kıskanıyor“ der mi?
Korkarız, depremden, selden, yangından. Korkarız da önlem almayız. Son pişmanlıkların fayda getirmeyeceğini biliriz, biliriz de yanlışı yanlışla kapatmaya çalışanlara göz yumarız.
İzmir, Kuşadası, Aydın ve tüm Türkiye geçmiş olsun. Hayatını kaybeden tüm canlara rahmet dilerim.
Kaynak: https://deprem.afad.gov.tr
havvacetinturk@gmail.com
.
Çok üzgünüm,sözümün bittiği yerdeyim????????