Fransız düşünür, fizikçi ve matematikçi Pascal, “İnsan, doğa karşısında incecik bir saz dalı gibi güçsüzdür. Ama düşünme yeteneği olduğu için, bu düşünen saz dalı doğaya üstündür.” Sözleri ile insan zekâsının gücünü anlatmıştır?
Ama ne yazık ki, düşünen bu saz dalı zekâsını, yeteneğini soyunun devamını sağlamak ve doğanın sağlıklı kalması için kullanmamıştır…
Dünyanın doğal dengesinin korunmasında rol aldığını, yaşamını sürdürmesi için diğer canlılara muhtaç olduğunu görmezden gelmiştir…
Doğayı ve canlıları görmezden gelmesi, dünyanın dengesinin bozulmasına neden olmuş ve canlı yaşamını tehlikeye düşürmüştür.
İnsanın çevresini, doğayı kirletmesi ve canlıları zevki için öldürmesi, farkında olmasa da intihar ettiği anlamına gelir.
İnsan öldürmeye meyilli bir canlıdır. Yaşayan her canlıyı öldürdüğü gibi kendi hayatına da son verebilir, buna intihar diyoruz..
Birçok intihar yöntemi vardır. Yöntemlerinden birisi Hara-kiri ’dir. Samuraylara özgü bir intihar şeklidir. İnsanın karnını yararak yaşamına son vermesidir.
İntihar dışında bazı nedenlerle de insan kendini öldürmektedir. Bunlardan en önemlisi yarattığı olumsuz çevre koşullarının neden olduğu hastalıklar sonucu ölümdür.
Bilim insanlarının saptamalarına göre çevre kirliliği başta kanser ve solunum yolu hastalıkları olmak üzere, bedensel ve psikolojik rahatsızlıklara neden olmaktadır...
Çevre kirliliğinin yoğun olduğu bölgelerde intihar olaylarının artmasının bir nedeni de bu olabilir…
İnsan doğayı dönüştürürken ortak yaşamak zorunda olduğu canlıları ve bitkileri hor kullanmış ve çıkarı için ortadan kaldırmaktan soylarını tüketmekten çekinmemiştir…
Bilerek, bilmeyerek kendi soyunun ve dünyada yaşayan canlıların yaşamını doğaya üstün gelme hırsı yüzünden tehlikeye atmıştır…
Sanayileşme ve çok para kazanma uğruna kullandığı sera gazları ozon tabakasını delmiş, ultraviyole ışınları canlıların kanser olmasına neden olmuştur…
Atmosfere salınan gazlar ozon tabakasını delmekle kalmamış dünyanın ortalama ısısının yükselmesine, buzulların erimesine neden olmuştur…
Kutuplardaki buzullara hapsolmuş ve bilim insanlarının henüz tanımadığı virüs, bakteri ve mikropların buzulların erimesiyle canlanma olasılığı doğmuştur…
Yağmur ormanları yok edilmiş, atmosferin kirlenmesine, bileşimdeki oksijen oranının azalmasına neden olmuştur…
Suların kirlenmesi, ormanların yok edilmesi su döngüsünün bozulmasına olası yağışların azalmasına, yağdığında sele dönüşüp yeraltı sularının oluşmamasına neden olmuş, kuraklık tehlikesi baş göstermiştir.
Mevcut su kaynakları Kentlerin kanalizasyon sularını ve sanayi atıklarının arıtılmadan derelere, göllere ve denizlere verilmesiyle kirletilmiştir.
Çok ürün alınacağı, çok para kazanacağı dayatmasıyla yapay gübre ve pestisitler kullanılmış ve toprakları zehirlemiştir.
Petrol türevi materyallerin kullanılması sonucu akarsularda, göllerde, okyanuslarda çöp dağları oluşmuştur.
Plastik atıklar sularda yaşayan canlıların ölümüne ve ağır metallerin bünyelerine yüklenmesine neden olmuş, bunlarla beslenen canlıların hastalanmalarına yol açmıştır...
Dünyanın doğal dengesi bozulmuş. İnsan dışındaki canlılarda yaşayan virüs, bakteri ve mikroplar canlı sayısının azalması ve mutasyona uğramaları nedeniyle ara konak olarak insan bünyesine yerleşmeye başlamıştır.
Bilim insanları yaşanmakta olan iklim krizinin sonuçlarının yeni yeni ortaya çıkmaya başladığını, yeni olumsuzlukların yolda olduğunu söylüyorlar.
2020 yılında yaşanan salgın nedeniyle çoğunluğun eve kapandığı günlerde kapitalizmin güdümündeki bazı insanlar yapacağından geri durmuyor. Dünya’nın ve Türkiye’nin doğasını yok etmeye, yağmalamaya ve çevreyi kirletmeye devam ediyor…
Nereye kadar?
BEĞENDİM. TEBRİKLER.
Teşekkür ederim.